Burnu bir karış havada,gözü yükseklerdeydi bn onu sevdiğimde.Hele hele benim aşkımı yerden yere vurup,nasıl kırmıştı kalbimi zalim.Dudaklarından dökülen acı sözleri;öyle ki,bugün bile unutamadım...
Ne tebessümdü o,zehirden beter..
Her olayda içim paramparça,gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olurdu..
Yorgun düşerdim onsuz geçen,onunla dolu,koyu siyah gecelerden..
Pişmanlıktan kendime lanetler eder,sevgimi söylediğim günü düşündükçe,kaleme sarılıp yazardım ona nefretin askla kucaklaştıgı uzun mısralarımı..
Derdim ki;alın yazımdı,on beşimin çocuksu aşkıydı..Nasıl da gülerdi canı istedi mi....
En anlamlı bakışlarıyla önce ümitlendirir,ardından bir uçurumun kenarına bırakır giderdi.
Ben çaresiz,ben yorgun,ben bıkkın bu sevdadan.Ah bilirdi o insafsız,diri diri yanardım o böyle yaptıkça..
Şubatın buz gibi kasvetli soğuğunda;onda ne bulduğumu bugün bile bilemem..
Ama o günlerde hayatımın amacı,varolma sebebim gibi gelirdi bana..
Çocukluk mu yoksa gençliğimin safça tutkusu muydu bu ölesiye bağlanış,içten içe kopan fırtınalar,bu delice yakarış...?
Kim bilir belkide sevilmeye muhtaç bir kalbin bitmek bilmeyen bir kaprisi...
Ondan hiçbir şey istememistim.
Sadece Sevgi...
Evet,şimdi yıllar sonra ben,onu düşünüyorum ilk defa kucağımda resimlerle,hatıralarla..
Hava yine soğuk,yine kasvetli gözleri gözlerimde,yine sevgi derin yüreğimde...
Unuttum sanırdım,meğer aldanmışım,ağladım saatlerce..Bu onun ''ölüm yıldönümü''dür.
On yedisinde toprakla kucaklaşan,o zalimin hikayesidir anlatılan..
Bir melodidir,kırık,umutsuz...
Doldururken sensizlik o an odayı gönlüm hala boş..
Bir feryat yankılanmıştı,acı dolu tam on beş yıl önce bugün bomboş kırlarda..
Deli gibi koştum sınıfa,sırası boştu.
Benim kadar çaresizdi her köşe..
Kendi kendime konuşarak yaklaştım sırasına;
''Sen ölemezsin,canımsın,sevgimsin,emelimsin....
Dilediğin kadar nefret et,alay et duygularımla.
Kızmam sana...
Ama ne olur bir yalan olsun,acı bir şaka.
Evet,evet beni üzmek için yapıyorsun..
Herşeyini özledim...
Allahım son defa göreyim yeter bana...''
Bu sensiz yakarış defalarca sürmüştü ta ki,ölümün o sinsi kokusunu içimde duyana kadar...
Hıçkıra hıçkıra ağladım,sıraya kazıdığın ismini öptüm..
Sonra,ona ait birşeyler bulmak için aradım her köşeyi..
Yalnızca buruşturulmuş bir safa,rengi solmuş...
Yazı,onun yazısı..
Bir mektuptu,özenilerek yazılmış belki de çok emek verilmiş her satırına...
Çok şaşırdım,mektup bana hitabendi...
Korkakça,kaybolmasından korkarak,acıyla okudum her cümleyi,kalbimde büyüyen bir özlemle...
Hele o ilk satırı...
Öyle ki bugün bile unutamam,okudukça ağlarım..:
''İnsan Sevdiğini Yerden Yere Vururmuş Birtanem,Affet Beni...
alıntıdır