hayat türküsünün son nakaratını çalıyorum
puslu yalnızlığıma karşı
yeni bir şarkı yada söz yok
gitarımın telleri kopuk
kalbim kırık
aydınlatmıyor hiçbir şiir hayatımı
dinleyen olmadı tekrarlanan cümlelerimi
aşka karşı susuzluğumu ölüm gideriyor
buhulanmış camlarda azrailin nefesi
geçmişim siyah beyaz ekran misali
anlılar net değil
korkularım gerçeklerim oldu
şizofrenik ruhum kayıplarda
amaçsız dostlar kendileriyle meşgul
kimse bilmiyor bilincimi yitirdiğimi
son kelimelerim dökülüyor morarmış dudaklarımdan
"hatayı nerde yaptım..."
yardım çığlıklarım azrail tarafından duyulmuyor
sonsuz yaşama mahkum edildim
çökme tehlikesi altındaki hayatımın yıkıntıları arasında
oyunlar oynuyorum
kan damlaları döken gözlerim artık hiçbir doğruyu görmüyor
bu yüzden bütün hatalarım
tehlikeli aşklarım vücudumu yaralıyor
uyuşturuculardan morarmış ruhum acıları daha net hissediyor
sadece yalnızlığımı ifade eden sözcüklerim duvarlara çarpıpbana geri dönüyor
derin kesikleri bırakıyor düşlerimde
konaklamaya gelen hastalıklar bedenime yerleşme kararı aldı
tedavilere cevap vermiyor
cebimde ki son dal seni yakıyorum geceye karşı
her nefeste biraz daha bitiyoruz ikimizde
sonunda yok olacağız birlikte
canımı sıkma canını yakarım
acı çekmek senin için korkunçsa
benm için bir yaşam biçimi
köşeye sıkıştın
damarlarında dolaşan beni hisset
sonun olacağım
arabesk hayatından tek kurtuluşun benim
bunu kabbullen
bedenini ele geçiriyorum
defolu kalbinin geri iadesi yok
bunlar son nefes alışın
bana karşı koymak için çabalama
bunu yapamassın
hastalığının teşhisini koydum
kafatasının içinde beyin yok
paranoyak bir hayatın esiri olmak üzeresin
asla ne yapacağımı çözemeyeceksin
sadece bana itaat et
göz yaşların sel olup akacak
sense durduramayacaksın
kendi mezarını kazıp kendini defnedeceksin
ruhun ızdırap içinde yok olacak
tükenen umutlarımın gölgesinde terar eden şiirler yazıyorum
sensizliğe karşı yaktığım sigaraların dumanıyla
tüm benliğim geceye karışıyor!..
sözcükler ifade etmekte zorlanıyor bilinmeyen yaşamımı
hastalıklı ruhum hayata tutunmamakta direniyor
can kırıkları odamın her yerine dağılmış
düşlerimi kanatıyor
yalnızlıkla dost olan gözlerim uykuyu hayatından çıkaralı
bir hayli zaman geçti
ölüme karşı akılsızca oynadığım oyunlar hiçbir hata kabul etmiyor
karanlıkta dolaşan ruhların acı çeken çığlıkları
dikkatimi dağıtıyor
etkileyici başlangıçlarım yerini sonlar bıraktı
kısa cümlelerim hayatımı özetliyor
sen=yok oluş
düşlerim tükendi umutlarımsa hiç var olmadı
pesimistliğim gecenin üstünde
bir sis perdesi oluşturdu
her taraf zifir karanlık
acılarımı dindirmek için oluşturduğum buz kütleleri
yanan nefretimde eriyor
dünyanın yok oluşunu başlattım
insanCıklar kaçışıyor ölümden
azrail in görevini devraldım
hiçbir canlı yaşamayı haketmiyor
kanlar içinde yatan ruhum birtek onu düşünüyor
kısa hikayelerin son noktalarını koymak üzereyim
kıyamet meleği durduramıyor beni
apır cümlelerim derin kesikler bırakıyor
cehennem zebanileri en yoğun saatlerini yaşıyor
çünki hiçkimse sağ çıkamayacak sabaha
Duman altı hayallerimin sonunu gördüm
Başı sonu belli olmayan sözcükler
Boşluklarda yok oluyordu
Senle başlayan cümlelerimin her biri yasaklanmıştı bana
Halbuki bütün cümlelerim senle başlıyordu ve yine senle bitiyordu
Yasaklanmış gözlerin geliyordu gözlerimin önüne
Yasaklanmış sesin çınlıyordu kulaklarımda
Yasaklanmış sevdamın kırıkları kanatıyordu kalbimi
Her gün bir öncekinden daha da fazla
Kalbim tükendi artık kanamaktan
Kan kaybından kaybediyorum kalbimi
Elveda yasaklı sevdam
vurgun aşkların sonuncusunu yaşıyorum
yalnızlığımda
uzunlu kısalı cümleler kurdum
deliliklerime karşı
şarkılarım sensizliği dile getiriyor hep
kanatıyor bedenimi kırık yüreğimin parçaları
git sende
nasılsa alışkınım terk edilmelere
ardından yaralarımı sarar elbet karanlık geceler
sus
bozma sessizliği
gözyaşlarımı silmek için bekliyor
paramparça ruhum umutları toparlamaya çalışmaktan
bitap halde
sahte kahkahalarım yerini ağlamalara bıraktı
susmak bilmeyen
unutulmamak için bıraktığın iz
kördüğüm geçmişime bir düğüm daha atıyor
sözlenecek sözler bitti
ve
sen gidiyorsun