Serdar on iki yaşındaydı. Bir yıl vardı ki, mahalle arkadaşlarıyla
şehir dışındaki top sahasında maç yapmaya gidiyorlardı. Birkaç günde
bir öğleden sonra maç yapmaya giderken ağaçlıktan dolanıp top sahasına
varıyorlardı. Aslında kestirmeden gitmek vardı ya o zaman da
mezarlıktan geçmek gerekiyordu. Bu işe de pek istekli olan yoktu. Bazen
maç uzuyor, karanlığa kalıyorlardı. Çocuklar evlerine geç kalmamak
için, böyle durumlarda mezarlıktan geçiverelim diye maç bitiminde atıp
tutuyorlardı ama mezarlık kapısına gelindiğinde sesler kesiliyordu.
Bir iki derken bu durum bir akşamüstü yine karanlığa kalınmıştı. Maç
çok uzamış ve epey geç olmuştu. Dönüşü yok mutlaka mezarlıktan
geçiyoruz diyenler yine mezarlık kapısına gelindiğinde susmuştu. Serdar
duruma el koymak ihtiyacını hissetmişti. � Arkadaşlar, arkamda tek sıra
olun. Ben sizi mezarlıktan geçiririm � dedi ve arkadaşlarının arkasında
tek sıra olmasını sağladı. Hafif ay ışığı vardı ve kesme taşlardan
yapılmış mezarlık içindeki dar yolu aydınlatıyordu. Etraf zifiri
karanlıktı. Çocuklar sessizce Serdar�ın peşi sıra ilerlediler. Yolun
yarısına gelinmişti ki yan taraftaki mezarlıktan bir el uzandı. � Tut
elimi, benim elimi tut � diyordu derinden gelen bir ses. Serdar
irkildi. Yüreği ağzına gelecekmiş gibi oldu. Çok korktu. Arkasına
baktı. Kimse yoktu. Hani arkadaşları neredeydi? Gerisin geriye dönüp
kaçmaya başladı. Hızla mezarlıktan çıktı. Hedefi top sahasıydı. Oraya
ulaşmak istiyordu. İki kere arkasına da bakmıştı. Gördükleri tarifi
imkansız şeylerdi. Peşinde ölüler vardı.
Serdar top sahasına vardığında bugünkü maçta gol attığı kalenin içine
yattı. Arkasında kalenin filesi vardı. Uzanıp tutmaya çalışan olursa
fark ederdi. Tehlike gelse gelse önden gelirdi. Böyle bir şey olursa o
zamanda ona göre davranırdı. Serdar kalenin içine girdiği andan
itibaren peşindekilerin kaybolduğunu anladı. Yine de her an tetikteydi.
Gözleri dört bir yana fır dönüyordu. Serdar o gece sabaha kadar uyanık
bekledi. Güneşin doğuşunu görmek kimseyi Serdar kadar sevindiremezdi.
Derin bir oh çekti ve gerisin geri dönüp mezarlıktan geçerek evine
vardı. O el uzanan mezar sessizliğin sesini dinliyordu. Bir hareket
yoktu.
alıntıdır