Nurefsan
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Nurefsan
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
FORUMUMUZA HOŞGELDİNİZ EĞER BU İLK ZİYARETİNİZ İSE DAHA İYİ YARARLANABİLMEK İÇİN FORUMUMUZA ÜYE OLUNUZ...
YENİ ÜYELERİMİZ BİZLERE KENDİLERİNİ TANITABİLİR İSTEKLERİNİ VE GÖRÜŞLERİNİ PAYLAŞABİLİR...

 

 ZÜLKARNEYN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
belzebuth
Süper Moderatör
Süper Moderatör
belzebuth


Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 246
Puan : 582
Rep : 7
Kayıt tarihi : 13/09/09

ZÜLKARNEYN Empty
MesajKonu: ZÜLKARNEYN   ZÜLKARNEYN Puce-p11Ptsi Eyl. 28, 2009 8:14 pm





ZÜLKARNEYN
Adı Kur'ân'da
geçer. Allah ondan övgü ile bahsetmiştir. Peygamber mi, yoksa veli mi olduğu ihtilâf
konusu olmuştur.
Zülkarneyn
kelimesi Arapçadır. Zü ve karneyn kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Zü,
sahip ve malik demektir. Karn ise, boynuz, perçem, tepe, zaman, güneş anlamlarına
gelir. Karneyn, karn'ın tesniyesi yani iki tanesi demektir. Buna göre Zülkarneyn
kelimesi iki boynuz sahibi şeklinde tercüme edilir (el-Firuzabadî, el-Kamusu'l-Muhît,
Kahire 1332, IV, 257 vd).

Zülkarneyn'in kim oluğu ve neden
kendisine bu lakabın takıldığı konusu, eskiden beri tartışmalı bir husus olarak
devam etmiştir. Kendisine Zülkarneyn denilmesi, alimler tarafından, başının iki
yanında iki boynuza benzer çıkıntıların bulunması, dünyanın şark ve garbını
dolaşması, başının iki yanının bakırdan olması, örülmüş iki deste saçı
olması, Allah'ın kendisine nur ve zulmeti musahhar kılması (emrine vermesi), yürürken
nurun önünden, zulmetin ise arkasından gelmesi, şecaatı dolayısıyle bu lakabı
almış bulunması, rüyasında gökyüzüne çıktığını ve güneşin iki tarafına
asıldığını görmesi anlamlarında yorumlanmıştır.

Zülkarneyn'in kim olduğu hususu
da, çok farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bilindiği gibi Zülkarneyn kelimesi onun
esas adı değil, lakabıdır. Onun esas adı hakkında değişik görüşler ileri sürülmüştür.
Birçok kişi, onun Büyük İskender (M.Ö 356-323) olduğunu iddia etmiştir. Fakat Kur'ân'da
söz konusu olan Zülkarneyn ile Büyük İskender'in vasıfları birbirini
tutmamaktadır. Zülkarneyn, Allah'a inanan, dürüst bir hayat süren ve peygamber olduğu
bile ileri sürülen bir kişidir. Büyük İskender ise, tek tanrı inancından uzak,
girdiği şehirleri yerle bir edecek kadar zalimve barbar bir insandı.

Bilhassa son devrin alimlerinin
ekseriyeti ise, Zülkarneyn'in İran kralı Kisra (Hüsrev) olduğunu kabul etmişlerdir.
M.Ö altıncı asırda imparatorluk kuran Kisra'nın vasıflan, Kur'ân'da adı geçen
Zülkarneyn'in vasıflarına daha uygun düşmektedir. Nitekim Araplar Kisra'ya, Nûşirevan-ı
Âdil demektedirler. Yine de Zülkarneyn'in gerçek adını Allah bilir. Onun peygamber
olup olmadığını ihtilaflıdır. (er-Razî, Mefâtihu'l-Gayb, Mısır 1937, XXI,163,
vd.; İbn Kuteybe, el-Maarif, Beyrut 1970, 25).

Zülkarneyn'in adı Kur'ân'da
üç âyette geçmektedir:

"(Ey Muhammed), sana Zülkar
neyn'den soruyorlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım. Biz yer yüzünde onun
için sağlam bir mekan ve orada istediği gibi hareket edeceği yönetim hürriyeti hazırladık
ve kendisine (muhtaç olduğu) her şeyden bir sebep verdik (ulaşmak istediği herşeye
ulaşmanın yolunu, aracını verdik). O da (kendisini batı ülkelerine ulaştıracak)
bir yol tuttu. Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, onu, kara balçıklı bir gözede
batar buldu. Onun yanında bir kavim buldu. Dedik ki: Ey Zülkarneyn, (onlara) ya azab
edersin veya kendilerine güzel davranırsın (onları güzellikle yola getirirsin. Nasıl
istersen öyle yaparsın). Dedi: Kim haksızlık ederse, ona azap edeceğiz) sonra o,
Rabb'ine döndürülecektir. O da ona görülmemiş bir azab edecektir. Fakat inanıp iyi
iş yapan kimseye de en güzel mükâfat vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleriz
(kolay işler yapmasını emrederiz, zor işlere koşmayız onu). Sonra yine bir yol
tuttu. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu, öyle bir kavim üzerine doğar
buldu ki, onlara güneşin önünden (korunacak) bir siper yapmamıştık. İşte (Zülkarneyn)
böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sahip) idi. Onun yanında (daha) nice (hükümranlık)
bilgisi (tecrübesi ve vasıtası) bulunduğu biz biliyorduk. Sonra yine bir yol tuttu.
Nihâyet iki sed arasına ulaşınca, onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir
kavim buldu. Dediler ki: Ey Zülkarneyn, Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar.
Bizimle onların arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi? Dedi ki:
Rabb'imin beni içinde bulundurduğu (mal ve mülk, sizin vereceğinizden) daha
hayırlıdır. Siz bana insan gücüyle yardım edin de, sizinle onlar arasına sağlam
bir engel yapayım. Bana demir kütleleri getirin. (Zülkarneyn) iki dağın arasını
(demir kütleleriyle doldurup dağlarla) aynı seviyeye getirince, üfleyin dedi. Nihâyet
o demir kütlelerini bir ateş haline koyduğu zaman; getirin bana, üzerine erimiş
bakır dökeyim, dedi. Artık (Ye'cuc ve Me'cuc) onu ne aşabildiler ne de delebildiler.
(Zülkarneyn) dedi: Bu, Rabb'imden (kullarına) bir rahmettir. Rabb'imin va'di ge(lip
Ye'cuc ve Me'cuc'un çıkması, yahut kıyametin kopması gerek)diği zaman, onu yerle bir
eder. Şüphesiz, Rabb'imin va'di gerçektir" (el-Kehf, 18/83-98).

Bazı alimlerin rivayetine göre,
Yahudilerden birkaç kişi, Hz. Muhammed (s.a.s)'e gelerek Zülkarneyn'in kim olduğunu
sormuşlar. Bunun üzerine bu âyetler nazil olmuştur (en-Nisâburî, Esbâbu'n-Nuzûl, Mısır
1968, 75).

Diğer bir rivayette ise,
Mekkeliler kitap ehli olan Yahudilere adam gönderip Hz. Muhammed (s.a.s)'i çetin bir sınavdan
geçirmek için, birkaç soru hazırlayıp göndermelerini istemişlerdi. Onlarda şu üç
şeyden sormalarını tavsiye etmişler: Ruh, Ashab-ı Kehf ve Zülkarneyn Bunun üzerine
ilgili âyetler inmiştir (et-Taberî, Camiu'l-Beyân, Mısır 1373, XVI, 7).

Yukarıda meâli sunulan âyetlere
göre, Zülkarneyn'in bazı özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür. Zülkarneyn,
üstün yeteneklere, geniş kudret ve imkanlara sahipti. Bilgili, kültürlü, dünya coğrafyasının
önemli bir kısmını bilen ve ilâhî yardıma mazhar olan bir kişiydi. Zalimlere
hadlerini bildiren, onları cezalandıran, ahiret gününe kesin bir şekilde imân eden,
ona göre hareket eden ve iyi ahlaklı dindar toplumları himâye eden bir zattı.

Zülkarneyn, Hakk'a karşı
teslimiyet gösterir, her şeyi ilâhî emrin istikâmetine çevirmeye çalışırdı.

Hz. Ali'ye göre Zülkarneyn ne
bir nebi, ne dg bir kraldı. Fakat Allah'ın salih bir kulu idi. Allah onu sevmiş ve o da
Allah'ı sevmişti (İbn İshâk, Kitabu'l-Mübtedâ ve'l-Meb'as ve'l-Meğazî, thk.
Muhammed Hamidullah, Mağrib 1976, 185).


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ZÜLKARNEYN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Nurefsan :: Güzel Dinimiz İslam :: Peygamberler Tarihi-
Buraya geçin: